Kafeinin olumlu etkileri
Yeni araştırma, kandaki yüksek kafein seviyesinin insan sağlığı üzerindeki etkisini araştırdı.
Kandaki yüksek kafein düzeylerinin genlerle bağlantılı olabileceğine dikkat çeken araştırmacılar, bu genetik faktörün vücut yağı, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık gibi çeşitli faktörler üzerindeki etkisini inceledi. Araştırma, kafein seviyesine genetik yatkınlık ne kadar yüksekse, vücut yağ oranının ve tip 2 diyabet hastalığına yakalanma riskinin o kadar düşük olduğunu ortaya koydu. Bu sonuçların doğruluğunun kanıtlanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Genellikle kahve, çay ve alkolsüz içeceklerden aldığımız kafein, dünyada en çok tüketilen psikoaktif maddedir. Bazı çalışmalar, bu uyarıcı maddenin tüketimi ile kilo kaybı, düşük vücut kitle indeksi (VKİ) ve yağ oranı arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla kafein tüketimi, aşırı kilo veya obezite ile bağlantılı olan tip 2 diyabet veya kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini azaltabilir. Ancak bu riski azaltan faktörün sadece kafein olduğunu söylemek biraz zor. Yapılan araştırma, tip 2 diyabet riskinin, günlük tüketilen her bir fincan kafeinli kahve ile %7 ve her bir fincan kafeinsiz kahve ile %6 oranında azaldığını ortaya koymuştur. Kafein tüketiminin kardiyometabolik hastalıklar üzerindeki etkisinin anlaşılması, uygun beslenme yöntemlerinin geliştirilmesini sağlayabilir. Böylece, bu hastalıkların oluşturduğu riskleri en aza indirir ve önemli ölçüde fayda sağlar.
Son zamanlarda araştırmacılar, kafeine olan genetik yatkınlığın sağlık üzerindeki etkilerini araştırdı. Yaptıkları araştırma sonucunda bu genetik yatkınlığın, tip 2 diyabet hastalığına yakalanma riskini azalttığını belirttiler. Bu çalışma, İngiliz dergisi BMJ Medicine'de yayınlandı.
CYP1A2 ve AHR genleri kafeinin sindirilmesini yavaşlatıyor.
Araştırmacılar, çoğu Avrupa kökenli 9.876 kişi üzerinde genom çapında ilişkilendirme çalışmaları yaptı. Bu meta-analiz çalışmasından elde edilen veriler, iki ortak genetik varyant olan CYP1A2 ve AHR genlerini incelemek için kullanıldı. Araştırma sonucunda, bu genlerin kafein metabolizmasını yavaşlattığı anlaşıldı. Yani, varyantları taşıyan kişilerin, kanlarındaki kafein seviyesini arttırmak için kafeini hızlı sindirenlere kıyasla daha az kahve içmesi gerekiyor.
Ayrıca araştırmacılar bu genetik yatkınlığın; vücut yağ oranı, tip 2 diyabet riski ve kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini nasıl etkilediği hakkında veri topladı. Araştırma sonucunda, vücut yağ oranı, düşük vücut kitle indeksi ve tip 2 diyabet görülme olasılığı ile bağlantılı olduğu tespit edildi. Yapılan incelemeler, kandaki kafein seviyesinin tip 2 diyabet üzerindeki koruyucu etkisinin %43'ünün kilo kaybından kaynaklandığını gösterdi. İskemik kalp hastalığı, kalp yetmezliği ve inme de dahil olmak üzere kardiyovasküler hastalıklar ile genetik yatkınlık arasında güçlü bir bağ bulunamadı.
Kafein ve kilo kaybı
UCLA Fielding Halk Sağlığı Okulu'nda yardımcı doçent olan Dr. Dana Ellis Hunnes'a, fazla kafein tüketiminin kilo kaybını nasıl artırdığı sorulduğunda, daha yüksek miktarda kafein tüketiminin vücudun "termojenezini" yani ısı üretimini artırdığını belirtti. Dr. Dana Ellis Hunnes, Medical News Today'e "Isı üretimi kalori yakımını artırır. Bu nedenle, aldığımızdan daha fazla kalori yaktığımızda kolaylıkla kilo verebiliriz." dedi.
Houston, TX'deki Memorial Hermann'da kardiyolog olan Dr. Rohini Manaktala da Medical News Today'e kafeinin metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olduğunu söyledi. "Bu, doza bağlı bir süreçtir. Yani kafein tüketimi arttığında daha fazla yağ ve kalori yakılır ve bu da kilo vermeyi beraberinde getirir." diye açıkladı. "Kafein aynı zamanda, kişinin iştahını kapatarak kalori açığı yaratır ve kilo almayı önlemeye yardımcı olur. Böylece aşırı yeme isteğini azaltır." dedi.
Winston Salem, NC'deki Novant Health Forsyth Endocrine Consultants'ta endokrinolog olan Dr. Mark Guido, Medical News Today'e konuşarak kafeinin kilo vermenin yanı sıra tip 2 diyabet riskini nasıl azaltabileceğini anlattı. Henüz bu konuda net bir sonuca varmadıklarını, ancak kafeinin vücudun glikoz ve insülin kullanımını değiştirerek tip 2 diyabet riskini azaltabileceğini ifade etti.
Araştırmacılar, kandaki yüksek kafein seviyesinin kilo kaybına yol açabileceğini ve tip 2 diyabet riskini azaltabileceği sonucuna vardı.
Sınırlamalar
Dr. Guido, çalışmanın önemli sınırlamaları olduğunu belirtti. "Bu çalışma, belirli bir genetik yatkınlığı olan insanlardaki doğal olarak yüksek kafein seviyelerini inceledi ve yiyecek veya içeceklerden kaynaklanabilecek yüksek kafein seviyelerini gözlemlemedi. Bu bulguların yiyecek veya içeceklerden kaynaklanan yüksek kafein seviyeleriyle ilişkili olup olmadığı belirsiz." dedi. Ayrıca, çalışmanın sadece tip 2 diyabet geliştirme riskini azaltmaya odaklandığını, kafeinin zaten bu hastalığı olan kişiler üzerindeki etkisini incelemediğini ekledi.
Dr. Hunnes, sonuçların "aslında nedensel nitelikte olmadığını" belirtti. Çünkü rastgele kontrollü bir klinik çalışmadan farklı olarak sadece genetik etkilerin incelendiği ve "bir bütün olarak insan vücudunu" incelemeyen bir çalışma olduğunu söyledi. "Bu, bir deney tüpüne bakıp bir kişide nasıl tepki vereceği hakkında varsayımlarda bulunmaya benziyor" dedi.
Dr. Manaktala ise, kafeinin gerçek klinik ve sağlık etkilerini incelemek için daha güçlü bir rastgele kontrollü çalışmanın faydalı olacağını belirtti. Ayrıca, çalışmaya katılanların çoğunlukla Avrupa kökenli olması nedeniyle çalışma bulgularının Amerika'daki genel nüfusa uyarlanmasının zor olduğunu ifade etti.
Çıkarımlar
Dr. Manaktala bulguları "heyecan verici" olarak nitelendirdi ve kardiyovasküler hastalıklar için büyük bir risk faktörü olan obeziteyi önlemeye yardımcı olabileceğini belirtti. Ancak, şunları da ekledi: "Yeni beslenme alışkanlıklarını benimsemeden önce ve araştırma sonuçlarını tam olarak kabul etmeden önce dikkatli olmalıyız. Sağlıklı bir yaşam tarzı, sadece kafein tüketerek elde edemeyeceğimiz şekilde bol miktarda meyve, sebze, yağsız et ve orta düzeyde karbonhidrat/yağ tüketmek, günlük yeterli miktarda fiziksel egzersiz yapmak ve kalp hastalığı için risk faktörü olan kronik hastalıklara dikkat etmekle birlikte yönetimini içerir."
Dr. Guido, çalışma bulgularına dayanarak hastalarına farklı önerilerde bulunmayacağını belirtti. "Bence, bu ilginç bulguların doğruluğu için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Şu anda bu araştırmanın, tip 2 diyabetin önlenmesine yönelik önerileri değiştireceğini düşünmüyorum" dedi.
Dr. Guido, "Bu çalışma sadece doğal olarak yüksek kafein tüketen insanları inceledi, yiyecek veya içeceklerden ne kadar kafein aldıklarını değil" şeklinde konuşarak kafein tüketimini değiştirmeyeceğini tekrarladı.
Dr. Guido, "Ayrıca, çok fazla kafein tüketiminin yüksek tansiyon ve uyku sorunları gibi sağlık sorunlarına ciddi zararlı etkilerinin olduğunu ve zaten tip 2 diyabeti olan hastaların durumlarını daha da kötüleştirebileceğini biliyoruz" şeklinde uyarıda bulundu.