top of page

Meteoritler, Dünya'nın Uçucu Kimyasallarının Muhtemel Kökenini Ortaya Koyuyor

Dünya’nın uçucu element çinko envanterinin yaklaşık yarısının, dış güneş sistemi olarak bilinen Jüpiter, Satürn ve Uranüs gezegenlerini içeren asteroit kuşağının öteki kısmından kaynaklanan asteroitlerden geldiğini buldular. Bu malzemelerin ayrıca su gibi diğer önemli uçucuları da sağlaması beklenmektedir.

Uçucular, nispeten düşük sıcaklıklarda katı veya sıvı halden buhara dönüşen elementler veya bileşiklerdir. Suyun yanı sıra canlı organizmalarda bulunan en yaygın altı elementi içerir. Durum böyle olunca bu malzemelerin eklenmesi Dünya’da yaşamın ortaya çıkması için önemli olacaktır.

Bundan önce araştırmacılar, Dünya’daki uçucu maddelerin çoğunun Dünya’ya daha yakın oluşan asteroitlerden geldiğini düşünüyordu. Bulgular, Dünya’nın yaşamı sürdürmek için gerekli özel koşulları nasıl barındırdığına dair önemli ipuçlarını ortaya koymaktadır.

Londra Imperial College Yer Bilimleri ve Mühendisliği Bölümü'nden kıdemli yazar Profesör Mark Rehkämper şunları söyledi: "Verilerimiz, Dünya'nın çinko envanterinin yaklaşık yarısının, Jüpiter'in yörüngesinin ötesinde, dış Güneş sisteminden gelen malzemelerle sağlandığını gösteriyor. Mevut Güneş sistemi, geliştirme modellerine dayanarak, bu tamamen beklenmedik bir durumdu.”

Önceki araştırmalar, Dünya’nın neredeyse yalnızca iç Güneş sistemi malzemesinden oluştuğunu ileri sürdü ve araştırmacıların Dünya’nın uçucu kimyasallarının baskın kaynağı olduğu sonucuna vardı. Buna karşılık, yeni bulgular, dış Güneş sisteminin önceden düşünülenden daha büyük bir rol oynadığını gösteriyor.

Profesör Rehkämper cümlesine şunları da ekledi: “Görünüşe göre, dış Güneş sistemi malzemesinin katkısı olmadan, Dünya bugün bildiğimizden çok daha düşük miktarda uçucu maddeye sahip olacaktı ve bu da onu daha kuru ve potansiyel olarak yaşamı besleyemez ve sürdüremez hale getirecekti.”

Bulgular bugün Science'da yayınlandı.

Araştırmayı yürütmek için araştırmacılar, karbonlu olmayan göktaşları olarak bilinen iç güneş sisteminden on bir ve karbonlu göktaşları olarak bilinen dış Güneş sisteminden 7 olmak üzere, farklı kökenlerden 18 göktaşı incelediler.

Her gök taşı için, çinkonun beş farklı formunun (veya izotoplarının) nispi bolluklarını ölçtüler. Daha sonra, bu malzemelerin her birinin Dünya’nın çinko envanterine ne kadar katkıda bulunduğunu tahmin etmek için her bir izotopik parmak izini Dünya örnekleriyle karşılaştırdılar. Sonuçlar, Dünya’nın kütlesinin yalnızca yüzde onunu karbonlu cisimlerden oluşturduğunu, ancak bu malzemenin Dünya’nın çinkosunun yaklaşık yarısını sağladığını göstermektedir.

Araştırmacılar, yüksek konsantrasyonda çinko ve diğer uçucu bileşenlere sahip malzemenin de suda nispeten bol olabileceğini söyleyerek Dünya’daki suyun kökeni hakkında ipuçları vermektedir.

Makalenin ilk yazarı Yer Bilimleri ve Mühendisliği Bölümü'nden doktora adayı Rayssa Martins şunları söyledi: “Dünya'ya bir miktar karbonlu malzemenin eklendiğini uzun zamandır biliyoruz, ancak bulgularımız bu malzemenin hayatın gelişmesi için esas olan uçucu elementlerin bütçemizi oluşturmada kilit bir rol oynadığını gösteriyor.”

Araştırmacılar daha sonra, kurumadan önce 4,1 ile 3 milyar yıl önce su barındıran Mars'tan ve Ay'dan gelen kayaları analiz edecekler. Profesör Rehkämper’e göre, “Yaygın olarak kabul edilen teori, Ay'ın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce büyük bir asteroidin embriyonik bir Dünya'ya çarpmasıyla oluştuğudur. Ay kayalarındaki çinko izotoplarını analiz etmek, bu hipotezi test etmemize ve çarpışan asteroitin Dünya'ya su da dahil olmak üzere uçucu maddelerin verilmesinde önemli bir rol oynayıp oynamadığını belirlememize yardımcı olacaktır.”


Kaynak: ScienceDaily

Editör: Bilge Dua KÖSEN

bottom of page