top of page

Yeni Çalışma, Düşük Okul Notlarını Erken Doğuma Bağlıyor

Bununla birlikte araştırmacılar, beyin fonksiyonlarındaki farklılıkların kişinin doğum zamanından ziyade sosyal çevresinden kaynaklanabileceğini belirtmektedir.

BMJ’de yayınlanan yakın tarihli büyük bir nüfus çalışmasına göre, erken doğanlar (hamileliğin 34. haftasından önce), tam zamanında (40 hafta) doğanlara kıyasla ergenlik döneminde yapılan matematik ve dil testlerinde daha düşük puanlara sahiptir.

Çalışma, 34-39 hafta arasında doğan bebekler ile 40. haftada doğan bebekler arasında yaşamın ileriki dönemlerinde bilişsel işlev açısından önemli bir fark olmadığını ortaya koymaktadır. Araştırmacılar ayrıca bilişsel sonuçların doğumda önceden belirlenmediğini, ancak sosyal koşullardan büyük ölçüde etkilendiğini kabul etmektedir.

Her yıl dünya çapında yaklaşık 15 milyon bebeğin hamileliğin 37. haftasından önce doğduğu tahmin edilmektedir. Hamileliğin son haftaları, fetal beyin gelişimi için önemlidir ve erken doğumun daha sonradan beyin fonksiyonları üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu düşünülmektedir.

Bununla birlikte, önceki çalışmalar nispeten küçüktür, öncelikle tek bir ölçümle sınırlıdır veya sonuçları etkileyebilecek diğer faktörler için yeterince düzeltme yapılmamıştır.

Araştırmacılar, gebelik yaşının (gebeliğin hafta cinsinden süresi) doğumda uzun süreli bilişsel işlev üzerindeki etkisini daha doğru bir şekilde belirlemek için 1 Ocak 1986 ile 31 Aralık 2003 tarihleri arasında Danimarka’da doğan tüm kardeşlere (soydaş) ait verileri analiz etmiştir.

Bu dönemde toplam 1.2 milyon çocuk doğmuştur ve bunların 792.724’ünün aynı dönemde doğmuş en az bir kardeşi vardır; bu da araştırmacıların anne zekası gibi kalıtsal faktörleri hesaba katmasına olanak sağlamıştır.

Araştırmacılar, ülke çapındaki kayıt bilgilerini kullanarak doğumda gebelik yaşını, 15-16 yaşlarındaki yazılı Danimarka dili ve matematik sınav sonuçlarını ve ayrıca 18 yaş civarındaki 227.403 erkek kardeşin zorunlu askerlik sırasında yaptıkları zeka testlerinin sonuçlarını analiz etmiştir.

Doğumda yapılan analizde cinsiyet, doğum ağırlığı, ebeveynin yaşı ve eğitim düzeyi, büyük kardeşlerin sayısı ve kardeşler arasında paylaşılan aile faktörleri gibi potansiyel olarak etkili faktörler de dikkate alınmıştır.

Araştırmacılar, bir sınav sonucunun ortalama notun ne kadar üstünde veya altında olduğunu hesaplamış ve gebelik dönemindeki kardeşler için bu puanı zamanında doğan kardeşlerin puanıyla karşılaştırmıştır.

Genel olarak, 792.724 çocuğun 44.322’si (%5,6) 37. haftadan önce doğmuştur. Bunlardan sadece 34. haftadan önce doğanların matematik notları 40. haftada doğanlarınkine kıyasla ortalamanın önemli ölçüde altında kalmıştır ve notlar, prematürite oranının artmasıyla birlikte giderek azalmıştır.

Bununla birlikte, yazılı dil için ise sadece 27. haftada veya daha erken bir sürede doğan çocuklar ortalamanın oldukça altında bir not almışlardır.

IQ puanı cinsinden ölçülen zorunlu askerlik istihbarat testi sonuçlarının analizi de 34. haftadan önce doğanlar için bariz şekilde daha düşük sonuçlar göstermiştir.

34. haftadan sonra doğanlarda, 40. haftada doğanlara kıyasla IQ'da 1 puandan daha az bir düşüş olmuştur. Ancak 32-33 hafta arasında doğanlar için 2.4 puanlık, 28-31 hafta arasında doğanlar için 3.8 puanlık ve 27 hafta içinde ve öncesinde doğanlar için 4.2 puanlık bir IQ düşüşü olmuştur.

Bu gözlemsel bir çalışmadır, dolayısıyla araştırmacılar nedenini belirleyememekte ve bazı sınırlamaları da kabul etmektedir. Örneğin, 1991’den önce hamilelik sırasında sigara kullanımına rastlanılmamıştır ve test sonuçları, ömür boyu gelir gibi gerçek hayattaki sonuçlardan farklı olabilir.

Ancak çalışmanın büyük bir örneklem avantajına sahip olduğunu ve kardeş karşılaştırma tasarımının büyük olasılıkla annenin sigara içmesi gibi bazı faktörleri açıkladığını söylemektedirler. Sonuçlar, sınava girmeyen çocukların dahil edilmesi gibi ileri analizlerden sonrasında da benzerlik göstermekte ve bulguların incelemeye dayandığını öne sürmektedir.

Bu bulguların altında yatan nedenler hala belli olmasa da, araştırmacılar, düşük bilişsel yeteneğin yaşam kalitesinin düşmesi ve erken ölümle bağlantılı olduğu için, bulgularının "bu olumsuz sonuçların nasıl önlenebileceğine dair daha fazla araştırmaya duyulan ihtiyacı vurguladığını" öne sürmektedir.

Araştırmacılar şunları da eklemektedir: "Bilişsel sonuçlar doğumda önceden belirlenmemektedir ancak, sosyal koşullar ve beslenmeden büyük ölçüde etkilenmektedir ve bu nedenle erken doğan çocuklar için erken müdahale gereklidir."

Bağlantılı bir başyazıda Kanadalı araştırmacılar, erken yaştaki bilişsel eksikliklerin bir kişinin kapasitesi ve yetenekleri üzerinde yaşam boyu etkisi olabileceğini kabul etmektedir.

Bununla birlikte, ebeveynlerin ve klinisyenlerin erken doğumla ilişkili olası eğitimsel ve bilişsel zorlukların farkında olmaları gerekse de, "Ebeveynlere, özellikle daha geç gebeliklerde doğan bebekler için bu farklılıkların büyüklüğünün her zaman önemli olmadığı konusunda güvence verilmesi gerektiğini” söylemektedir.

Ayrıca, kardeş karşılaştırmalarında bazı uyarılar olduğunu ve erken doğumun nedenlerinin karmaşık ve yeterince anlaşılmamış olması nedeniyle, "Diğer sosyo-çevresel faktörleri belirleme ve iyileştirme çabalarının, ilişkili nörobilişsel eksiklikleri hafifletmek için daha başarılı bir yaklaşım olabileceğini" öne sürmektedir.


Kaynak: SciTechDaily

Editör: Bilge Dua KÖSEN

bottom of page